Perşembe, Ocak 23, 2014




Şarköy'deydim, babamların eski yazlığında, neye uğradığımızı şaşırmıştık
Sahile gidip hüngür hüngür ağlamıştım, Sivas katliamında da aynı çaresizliği hissettim..
13-14 yaşından ölene dek her yazısını okudum, her kitabını
İdolümdü, lisedeyken Cağaloğlunda Cumhuriyet gazete binası okulun tam karşısındaydı, kağıttan uçak yapar, bahçesine kadar ucacak mı diye bakardık, 
Sonra 13-14 yaşında rahmetli babam tanıştırdı beni onun yazılarıyla 12 Eylül darbe öncesi
Uğur Mumcu Ankara'dan İstanbul'a geldiğinde bir kez görmek için bayağı uğraşmıştım..
Üniversitedeyken elimden düşürmezdim Cumhuriyet'i, İlhan Selçuk ve onu okurdum ilk
Şarköy'den İstanbul'a dönüp, cenazesi öncesi o binada yapılan törene katılmıştım, binlerce insan vardı küçücük avluda, o bina otel olacakmış şimdi, yıllar sonra İlhan Selçuk'la 1 saat sohbet edebilmiştim, Uğur Mumcu'yu da anlatmıştı Artunç'la bana..
Hala içim nasıl sızlar, Yiğidim Aslanım, Uğurlar olsun dinlerken gözlerim dolar, 
Ondan sonra bu meslekte kimse yerini dolduramadı, onu bırak, bir sürü satılık maymun çıktı ortaya gazeteci diye, ölmeseydi hapislerde çürütürdü herhalde bu paralel devletin iki kanadı birden onu, ama belli mi olur, belki de ipliklerini pazara, bunlar bu denli güçlenmeden çıkarırdı..

iki tane pırıl pırıl çocuk bıraktı arkasında, Özgür ve Özge Mumcu, Twitter'da yakın takipteyim

Özge'nin blogu http://ozgemumcu.net/ ve T24'deki yazıları http://t24.com.tr/yazar/ozge-mumcu/61

Twitter'da takip etmeyen varsa hala
https://twitter.com/ozgurmumcu

Eşi dersen, o da müthiş bir insan
Anısını yaşatıyorlar hep birlikte..
Bir gün özlediği ülke olabilecek miyiz, bilmiyorum ama Gezi direnişi, Ali İsmail Korkmaz'lar en azından umudun sönmesine engel oluyorlar...
Ha, bir de Fenerbahçe!


- Copyright © Siddharta Blog - Skyblue - Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -